karşılaştırılamaz

listen to the pronunciation of karşılaştırılamaz
Türkisch - Englisch
incomparable
there is no comparison
karşılaş
{f} encountered

He encountered unexpected obstacles. - O beklenmedik engellerle karşılaştı.

We haven't encountered any new problems. - Yeni bir sorunla karşılaşmadık.

karşılaş
{f} encountering
karşılaş
{f} encounter

That was our first encounter. - Bu bizim ilk karşılaşmamızdı.

Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected. - Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.

karşılaş
meet with

Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole! - Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!

Your proposal will meet with significant resistance. - Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.

karşılaş
come up

You're going to come up against fierce competition. - Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.

karşılaştırılamaz
Favoriten