karşılaş

listen to the pronunciation of karşılaş
Türkisch - Englisch
{f} encountered

He encountered unexpected obstacles. - O beklenmedik engellerle karşılaştı.

Today, many problems were encountered. - Bugün birçok sorunla karşılaşıldı.

{f} encountering
{f} encounter

That was our first encounter. - Bu bizim ilk karşılaşmamızdı.

My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future. - Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.

meet with

Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole! - Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!

Your proposal will meet with significant resistance. - Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.

come up

You're going to come up against fierce competition. - Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.

karşılaş
Favoriten