He turned the umbrella against the wind.
He now gave Mrs Deborah positive orders to take the child to her own bed, and to call up a maid-servant to provide it pap, and other things, against it waked.
He stands out against his local classmates.
A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes.
- Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.
Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
- Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
He countered their proposal with a surprising suggestion.
- O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
He retorted immediately.
- O, derhal karşılık verdi.
What does Tom expect in return?
- Tom karşılık olarak ne bekliyor?
I only wish I could return the favor.
- Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
She knows better than to answer back to him.
- Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
The dog answers to the name John.
- Köpek John adına karşılık veriyor.