He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.
If God is with us, then who can be against us?
- Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
- Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
The exchange rate of the dollar versus the euro has declined.
- Doların Avroya karşı kuru inişe geçti.
He doesn't stand a chance against his opponent.
- Onun rakibine karşı bir şansı yok.
The candidate made wild accusations against his opponent.
- Aday rakibi karşısında vahşi suçlamalar yaptı.
There is no evidence to the contrary.
- Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
Whose house is opposite to yours?
- Kimin evi seninkinin karşısında?
They live in the house opposite to ours.
- Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
The slogan for the day dedicated to counter extremism was, rainbow colours instead of brown.
- Aşırılığa karşı çıkmak için ithaf edilmiş gün için slogan kahverengi yerine gök kuşağı renkleri idi.
He countered their proposal with a surprising suggestion.
- O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
My attitude towards him changed.
- Ona karşı tavrım değişti.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
He said that he had met her a week before.
- O,bir hafta önce onunla karşılaştığını söyledi.
He recoiled before his master's anger.
- O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
John Rutledge disagreed strongly.
- John Rutledge şiddetle karşı çıktı.
You may disagree with and venture to question me, but remember, the feeling's mutual.
- Sen katılmayabilirsin ve beni sorgulamaya cesaret edebilirsin ama hatırla, duygu karşılıklıdır.
Compare your translation with the one on the blackboard.
- Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
Let me compare the translation with the original.
- Çeviriyi orjinali ile karşılaştırayım.
In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
- Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
I'm opposed to what he said.
- Onun söylediğine karşıyım.
He's opposed to racial discrimination.
- Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
If God is with us, then who can be against us?
- Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
- Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viruses.
- Birçok kişi antibiyotiklerin virüslere karşı yararsız olduklarının farkında değiller.
The anti-smoking law is just, in my opinion.
- Bence, sigara karşıtı yasa makul.
I contended against falsehood.
- Sahteciliğe karşı savaştım.
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
My attitude towards him changed.
- Ona karşı tavrım değişti.
The soldiers were disaffected toward the government.
- Askerler hükümete karşı hoşnut değillerdi.
Never contradict your elders.
- Asla büyüklerinize karşı söz söylemeyin.
In contrast to yesterday, it isn't hot at all today.
- Düne karşın,bugün hiç sıcak değil.
Do not forget to meet me at the station.
- Beni istasyonda karşılamayı unutma.
Fortunately they had no storms on the way.
- Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
I am willing to go on record as opposing nuclear tests.
- Nükleer testlere karşı açıklamaya hazırım.
They are strongly opposing my proposal.
- Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.
Russia is facing great financial difficulties.
- Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
Tom is facing a challenge.
- Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
I'm sorry, but I am opposed to this project.
- Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
My car looks shabby in comparison with his new one.
- Yenisiyle karşılaştırıldığında benim arabam külüstür gözüküyor.
People should be honest with one another.
- İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.