kaparak

listen to the pronunciation of kaparak
Türkisch - Englisch
snapping
The process of moving a feature to coincide exactly with coordinates of another feature within a specified snapping distance, or tolerance
The automatic intersecting of disjoint lines
Snapping is one of wimpwm's features It means that window movement is slightly restricted, so that window seem to get a bit stuck when they are moved closely to the display borders or to the borders of other windows This helps to position windows more precisely
With Snapping enabled, Flash will 'stick' an object to the grid at the objects centering point If you grab an object at the center point the cross will turn into a hollow black circle, called the snapping ring The snapping ring snaps to the grid at any line but is snapped easiest at an intersection (where the vertical and horizontal guidelines meet )
The process of moving a feature to coincide exactly with the coordinates of another feature within a specified distance
A process whereby the computer will move a point or line within a specified distance, or tolerance, so that it corresponds exactly with coordinates of another feature Snapping is commonly used in the digitizing process to prevent dangles, or incomplete polygons
present participle of snap
from Snap, v
kap
{i} container

These containers are pretty inexpensive. - Bu kaplar oldukça ucuzdur.

This container is completely watertight. - Bu kap tamamen su geçirmez.

kap
{i} receptacle
kap
{i} vessel

Please, urinate in this vessel! - Lütfen bu kap içerisine işeyin.

kap
pot

Is there any sugar in the pot? - Kapta hiç şeker var mı?

How about staying for dinner? I'm making a big pot of stew. - Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum.

kap
{i} repository
kap
{i} cape
kap
{i} jacket

He zipped up his jacket. - O, ceketinin fermuarını kapadı.

Tom pulled his jacket hood over his head. - Tom ceket kapüşonunu kafasına çekti.

kap
top
kap
course

The captain of the ship decided to change course. - Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

kap
plate

Once the epiphyseal plates close, you can't grow any taller. - Büyüme kıkırdakları kapandığı an artık boyunuz uzayamaz.

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything. - Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

kap
dish

Put these dishes inside the drawer, please. - Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring. - Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

kap
(İnşaat) crucible
kap
reservoir
kap
(Denizbilim) chamber
kap
jerry can
kap
cape town
kap
{f} snapping
kap
basin
kap
utensil
kap
{f} snap

Tom snapped his fingers and pointed to the door. - Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

Mother closed her purse with a snap. - Annem çantasını çat diye kapattı.

kap
{f} snatch

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

Tom snatched the doll away from Mary. - Tom Mary'den bebeği kaptı.

kap
cover

The hill was all covered with snow. - Tepe tamamen karla kaplıydı.

The garden was covered with fallen leaves. - Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

kap
can

Can you walk with your eyes closed? - Gözlerin kapalı yürüyebiliyor musun?

I can't open the door. Do you have the key? - Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?

kap
{i} case

I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do. - Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.

In case of fire, I would grab my flute and escape. - Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.

kap
snatch up
kap
pot, vessel; dish, plate, utensil; container, receptacle; cover; (plak) sleeve, jacket; course
kap
coat
kap
container , folder
kap
hollowware
kap
(woman's) cape
kap
binder
kap
holder
kap
folder
kap
(Tekstil) cup

Tom ate one of Mary's cupcakes. - Tom Mary'nin kapkeklerinden birini yedi.

Tom bought two chocolate cupcakes with vanilla icing and gave one of them to Mary. - Tom vanilya kremalı iki çikolatalı kap kek aldı ve onlardan birini Mary'ye verdi.

kap
snatchup
Türkisch - Türkisch

Definition von kaparak im Türkisch Türkisch wörterbuch

kap
Kökeni ilk çağa dayanmakla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı'da dinsel düşünceyi etkilemiş olan mistik eğilimli dini felsefe
kap
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
kap
Kapak, cilt
kap
Topuk kemigi
kap
Kap kacak
kap
Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi
kap
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
kap
Aşık kemiği
kap
Sırta alınan, kolsuz manto veya kısa ceket
kap
Afrika'da yaşayan vahşi kedi
kap
Kadınların giydiği kolsuz üstlük
kaparak
Favoriten