kapanmak

listen to the pronunciation of kapanmak
Türkisch - Englisch
be suspended
hole
overcast
close down

Some railroads had to close down. - Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.

to seclude oneself in
fold up
close up
to come to an end, cease
overcloud
/üstüne/ to hunch down (closely) to/over
(for a wound) to heal
(for the sky) to become cloudy
to be covered, be concealed
shut
be shut
to be closed down; to be dissolved; to go out of business
(yara) scar over
to close, to shut, to be closed, to be shut; to be blocked off; to be covered, to be concealed; (yayın) to close down; (fabrika) to shut down; (yara) to heal up, to close up; (kadın) to veil oneself
shut to
be closed
fold
hole up
to withdraw (to)
cloister
to close, be shut
cicatrize
go into liquidation
heal up
closed
veil oneself
lock
blocked off
be blocked off
covered
concealed
shut down
close

Within hours, many of the other banks had to close. - Saatler içinde, diğer bankaların çoğu kapanmak zorundaydı.

Some railroads had to close down. - Bazı demir yolları kapanmak zorunda kaldı.

{f} fall
kapanma
closure

With the closure of the bridge, it will take a lot longer to get to the airport. - Havalimanına gitmek, köprünün kapanmasıyla çok daha uzun sürecek.

The closure of the factory will have significant knock-on effects for the town's economy. - Fabrikanın kapanması, şehrin ekonomisine önemli ölçüde darbe etkisi yapacak.

ayaklarına kapanmak
grovel
devri kapanmak üzere olmak
be on its way out
kapanma
(Jeoloji) convergence
kapa
coop in
kapa
{f} switching off
kapa
{f} shut

Just shut up and get on with your work! - Çeneni kapa ve işine devam et.

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

kapa
shut down

There is a possibility that we won't have to shut down the factory. - Fabrikayı kapatmak zorunda olmayacağımıza dair bir olasılık var.

Tom shut down his computer. - Tom, bilgisayarını kapattı.

kapa
{f} inclose
kapa
power off

Please do not power off or unplug your machine. - Lütfen makinenizi kapatmayın ya da fişini çekmeyin.

kapa
{f} shutting

Would you mind shutting the door? - Kapıyı kapatır mısın?

Tom left without shutting the door. - Tom kapıyı kapatmadan gitti.

kapa
power#off
kapa
coop up
kapa
turn#off
ayaklarına kapanmak
go down on one's knees to
ayaklarına kapanmak
to grovel, to go down on one's knees to sb
ayağına kapanmak
to implore mercy
dizlerine kapanmak
to plead abjectly with (someone)
dizlerine kapanmak
to fall at sb's feet, to grovel
durgun kapanmak
(Ticaret) leave off flat
gözleri kapanmak
catch some shuteye
hava kapanmak
for the sky to be overcast
iştahı kapanmak
to lose one's appetite
iştahı kapanmak/kesilmek
to lose one's appetite
kapa
coopup
kapa
obturate
kapa
closing

Tom deposited three thousand dollars in the bank just before closing time. - Tom kapanma saatinden önce bankaya üç bin dolar yatırdı.

We heard the door closing. - Biz kapının kapandığını duyduk.

kapanma
cicatrization
kapanma
shutdown
kapanma
occlusion
kapanma
closing

Tom deposited three thousand dollars in the bank just before closing time. - Tom kapanma saatinden önce bankaya üç bin dolar yatırdı.

Protestors rallied in a last-ditch effort to save the medical centre from closing down. - Protestocular tıp merkezini kapanmaktan kurtarmak için son bir gayretle yürüdüler.

kapanma
closedown
kapanma
enclosure,inclosure
kendiliğinden kapanmak
fall to
odaya kapanmak
be closeted
secde etmek/ye varmak/ye kapanmak
to prostrate oneself (while performing the namaz)
yara kapanmak
for a wound to heal
yara kapanmak
(wound) to close
yere kapanmak
prostrate oneself
yerlere kapanmak
to prostrate oneself
Türkisch - Türkisch
Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek
Yara iyileşmek
Kapalı duruma gelmek: "Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı."- Y. Z. Ortaç
Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek
Hacı Bey de üstelemedi
Son verilmek, kesilmek: "Arif sustu
Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek: "Secdeye hamt için değil, güya utandıklarından kapandılar."- R. E. Ünaydın
Son verilmek, kesilmek
Söz de burada kapanmış oldu."- M. Ş. Esendal
Tatile girmek
İyileşmek
Kapalı duruma gelmek
Dışarı ile ilişiğini kesmek: "Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içerden de kapıyı kilitlerim."- Y. K. Karaosmanoğlu. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek: "Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı."- Y. Z. Ortaç
Dışarı ile ilişiğini kesmek
Kör olmak
Gökyüzü bulutlanmak
(Osmanlı Dönemi) TEHENDÜM
işlemek
kapa
Ticari değer taşıyan yaprak tütünlerin düşük kaliteli olanı
kapanma
Kapanmak işi
kapanmak
Favoriten