kap-

listen to the pronunciation of kap-
Kurdisch - Türkisch

Definition von kap- im Kurdisch Türkisch wörterbuch

<span class="word-self">kapspan>
aşık kemiği
Türkisch - Türkisch

Definition von kap- im Türkisch Türkisch wörterbuch

<span class="word-self">kapspan>
Kökeni ilk çağa dayanmakla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı'da dinsel düşünceyi etkilemiş olan mistik eğilimli dini felsefe
<span class="word-self">kapspan>
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
<span class="word-self">kapspan>
Kapak, cilt
<span class="word-self">kapspan>
Topuk kemigi
<span class="word-self">kapspan>
Kap kacak
<span class="word-self">kapspan>
Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi
<span class="word-self">kapspan>
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
<span class="word-self">kapspan>
Aşık kemiği
<span class="word-self">kapspan>
Sırta alınan, kolsuz manto veya kısa ceket
<span class="word-self">kapspan>
Afrika'da yaşayan vahşi kedi
<span class="word-self">kapspan>
Kadınların giydiği kolsuz üstlük
Türkisch - Englisch

Definition von kap- im Türkisch Englisch wörterbuch

<span class="word-self">kapspan>
{i} container

These containers are pretty inexpensive. - Bu kaplar oldukça ucuzdur.

This container is completely watertight. - Bu kap tamamen su geçirmez.

<span class="word-self">kapspan>
{i} receptacle
<span class="word-self">kapspan>
{i} vessel

Please, urinate in this vessel! - Lütfen bu kap içerisine işeyin.

<span class="word-self">kapspan>
pot

How about staying for dinner? I'm making a big pot of stew. - Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum.

There is a lid for every pot. - Her tencere için bir kapak var.

<span class="word-self">kapspan>
{i} repository
<span class="word-self">kapspan>
{i} cape
<span class="word-self">kapspan>
{i} jacket

Tom pulled his jacket hood over his head. - Tom ceket kapüşonunu kafasına çekti.

She handed him his jacket then opened the door and asked him to leave. - O, ona ceketini uzattı sonra kapıyı açtı ve onun gitmesini rica etti.

<span class="word-self">kapspan>
top
<span class="word-self">kapspan>
course

The captain of the ship decided to change course. - Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

<span class="word-self">kapspan>
plate

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything. - Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

Once the epiphyseal plates close, you can't grow any taller. - Büyüme kıkırdakları kapandığı an artık boyunuz uzayamaz.

<span class="word-self">kapspan>
dish

Put these dishes inside the drawer, please. - Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring. - Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

<span class="word-self">kapspan>
(İnşaat) crucible
<span class="word-self">kapspan>
reservoir
<span class="word-self">kapspan>
(Denizbilim) chamber
<span class="word-self">kapspan>
jerry can
<span class="word-self">kapspan>
cape town
<span class="word-self">kapspan>
{f} snapping
<span class="word-self">kapspan>
basin
<span class="word-self">kapspan>
utensil
<span class="word-self">kapspan>
{f} snap

Mother closed her purse with a snap. - Annem çantasını çat diye kapattı.

Tom snapped his fingers and pointed to the door. - Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

<span class="word-self">kapspan>
{f} snatch

Tom snatched the doll away from Mary. - Tom Mary'den bebeği kaptı.

Tom swiftly approached Mary and snatched her purse from her. - Tom hızla Mary'ye yaklaştı ve cüzdanını ondan kapkaç yaptı.

<span class="word-self">kapspan>
cover

The hill was all covered with snow. - Tepe tamamen karla kaplıydı.

The warranty doesn't cover normal wear and tear. - Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.

<span class="word-self">kapspan>
can

Can I turn off the TV? - Televizyonu kapatabilirmiyim?

I can't open the door. Do you have the key? - Ben kapıyı açamıyorum. Anahtarın var mı?

<span class="word-self">kapspan>
{i} case

In case of fire, I would grab my flute and escape. - Yangın durumunda flütümü kaparım ve kaçarım.

I locked the door, in case someone tried to get in. - Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.

<span class="word-self">kapspan>
snatch up
<span class="word-self">kapspan>
pot, vessel; dish, plate, utensil; container, receptacle; cover; (plak) sleeve, jacket; course
<span class="word-self">kapspan>
coat
<span class="word-self">kapspan>
container , folder
<span class="word-self">kapspan>
hollowware
<span class="word-self">kapspan>
(woman's) cape
<span class="word-self">kapspan>
binder
<span class="word-self">kapspan>
holder
<span class="word-self">kapspan>
folder
<span class="word-self">kapspan>
(Tekstil) cup

I made you some cupcakes. - Sana bazı kap kekler yaptım.

Indeed, I keep the cupboard closed. - Aslında, dolabı kapalı tutarım.

<span class="word-self">kapspan>
snatchup
Niederländisch - Englisch
Dänisch - Englisch

Definition von kap- im Dänisch Englisch wörterbuch

<span class="word-self">Kapspan>
the cape