Tom says he doesn't want to be a janitor anymore.
- Tom artık bir kapıcı olmak istemediğini söylüyor.
You just look like a janitor!
- Sen sadece bir kapıcı gibi görünüyorsun!
Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
- Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
Tom Jackson is the superintendent.
- Tom Jackson kapıcıdır.
The school custodian cleans the gym in the evening.
- Okul kapıcısı akşamleyin spor salonunu temizler.
Tom was a school custodian.
- Tom bir okul kapıcısıydı.
Is Tom still working as a doorman?
- Tom hâlâ bir kapıcı olarak çalışıyor mu?
I showed my ticket to the doorman and went into the theatre.
- Ben biletimi kapıcıya gösterdim ve tiyatro gittim.
I had the porter carry my luggage to my room.
- Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.
Tom Jackson is the superintendent.
- Tom Jackson kapıcıdır.
Knock on the door before entering the room.
- Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
Close the door, please.
- Kapıyı kapatın, lütfen.
This pass is a gateway to India.
- Bu geçiş Hindistan için bir kapıdır.
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.
What gate do I board at?
- Hangi kapıda bineceğim?
Will you take me to the gate?
- Beni kapıya götürür müsün?
Tom seemed to be having trouble opening the door.
- Tom kapıyı açmada sorun yaşıyor gibi görünüyor.
He tried opening the door.
- O, kapıyı açmaya çalıştı.
Tom gathered his belongings and headed for the door.
- Tom eşyalarını topladı ve kapıya yöneldi.
Tom headed out the door.
- Tom kapıdan dışarıya yöneldi.
Tom pointed to the back door.
- Tom arka kapıyı işaret etti.
Tom snapped his fingers and pointed to the door.
- Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.
Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.
- Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
He thrust the door open and marched in.
- Kapıyı iterek açtı ve içeri yürüdü.
Two soldiers kept guard at the gate.
- İki asker kapıda nöbet tuttu.
Will you take me to the gate?
- Beni kapıya götürür müsün?
The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
- Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
I had the porter carry my luggage to my room.
- Kapıcıya bagajımı odama kadar taşıttım.
The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
- Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.