kanaatimce

listen to the pronunciation of kanaatimce
Türkisch - Englisch
in my opinion
opinion
kanaat
opinion

I am of the opinion that she is right. - Onun haklı olduğu kanaatindeyim.

Everyone is entitled to his own opinions, but not his own facts. - Herkesin kendi kanaatleri olabilir, ama kendi gerçekleri değil.

kanaat
conviction
kanaat
knowledge
kanaat
modesty
kanaat
feeling
kanaat
idea
kanaat
conviction, opinion; contentment, satisfaction
kanaat
being satisfied with a small or a moderate amount; frugality; moderation
kanaat
opinion, belief; conviction: umumi kanaat public opinion. kanaatimce in my opinion
kanaat
acceptance of what fate metes out to one. (bir)
kanaat
reading
kanaat
being content with what one has, contentment with what one has
kanaat
(Hukuk) conviction, conclusion
kanaat
believing, being of the opinion that: Paşanın bizi ziyaret edeceğine kanaatim yok. I don't believe the pasha's going to visit us
kanaat
satisfaction

Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation. - En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

kanaat
contentment
kanaat
thought
kanaat
persuasion
Türkisch - Türkisch

Definition von kanaatimce im Türkisch Türkisch wörterbuch

KANAAT
(Osmanlı Dönemi) Aç gözlü olmayıp hırs göstermemek. Kısmetinden fazlasına göz dikmemek. Helâl ile yetinip haramı istememek. Az şeyi de olsa kısmetine razı olmak.(Semere-i sa'yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa'yi kuvvetlendirir. Mevcuda iktifa dûnhimmetliktir. M.) (Bak: Himmet)
Kanaat
(Osmanlı Dönemi) İCTİHAD
kanaat
Kanış, kanı, inanç, düşünce
kanaat
Kanış, kanı, inanç, düşünce: "Biz kanaatlerimizi açık söyleriz."- E. İ. Benice
kanaat
Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
kanaat
(Osmanlı Dönemi) aç gözlü olmayıp hırs göstermemek, kısmetine râzı olmak; inanç
kanaat
Kanma, inanma
kanaatimce
Favoriten