kalmamış

listen to the pronunciation of kalmamış
Türkisch - Englisch
withered
out

This book, which was once a best seller, is now out of print. - Bir zamanlar bir best seller olan bu kitabın artık baskısı kalmamış.

I stole your bag because I ran out of money. - Çantanı çaldım çünkü param kalmamıştı.

(kitap) out of print
sold out
kalmamış olmak
be out of smth
kal
{f} remain

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

elde kalmamış
(Ticaret) out of stock
kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

I'd like to stay one more night. Is that possible? - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?

We stayed overnight in Hakone. - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

kal
{f} staying

A man named George was staying at a hotel. - George adında bir adam bir otelde kalıyordu.

I'm now staying at my uncle's. - Şu an amcamın evinde kalıyorum.

kal
{f} remaining

The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife. - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

The door remaining locked up from inside, he could not enter the house. - Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.

saflığı kalmamış
kontamine
ayakta duracak hali kalmamış
fit to drop
ayakta duracak hali kalmamış
ready to drop
bütünlemeye kalmamış
unconditioned
dünya (Peygamber) Süleyman'a bile kalmamış
(Atasözü) No man can live forever
eski özelliği kalmamış kimse
has-been
geçerliliği kalmamış kanun
dead letter
hali kalmamış
languishing
hiç yer kalmamış
booked solid
hükmü kalmamış
outdated
hükmü kalmamış şey
has-been
kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

maalesef elimizde kalmamış
We are out of stock
sabrı kalmamış
out of patience
seli suyu kalmamış juiceless, no longer juicy;
too thick or dry (owing to overcooking)
Englisch - Englisch

Definition von kalmamış im Englisch Englisch wörterbuch

kal
Era
kal
Strife
Türkisch - Türkisch

Definition von kalmamış im Türkisch Türkisch wörterbuch

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
Englisch - Türkisch

Definition von kalmamış im Englisch Türkisch wörterbuch

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)
kalmamış
Favoriten