She removed the dishes from the table.
- Bulaşıkları masadan kaldırdı.
Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
She removed the papers from the desk.
- Kağıtları masadan kaldırdı.
There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.
- Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
The policeman lifted the box carefully.
- Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
- Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
My wrists were sore after lifting wieghts.
- Ağırlıklar kaldırdıktan sonra bileklerim ağrıdı.
Tom is lifting weights.
- Tom ağırlık kaldırıyor.