kalır

listen to the pronunciation of kalır
Türkisch - Englisch
stays

Tom always stays at school as late as the teachers allow him to. - Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.

Like many students at our school, Tom stays up until late at night studying. - Okulumuzdaki birçok öğrenci gibi, Tom geç saatlere kadar gece eğitimine kalır.

remain for
kal
{f} remain

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

How many days will you remain in London? - Londra'da ne kadar kalacaksın?

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

We stayed overnight in Hakone. - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

I want to stay here longer. - Burada daha uzun kalmak istiyorum.

kal
{f} staying

I'm now staying at my uncle's. - Şu an amcamın evinde kalıyorum.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

kal
{f} remaining

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife. - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

Geveze kişi ya işinden kalır ya da yolundan
(Atasözü) Jabbering causes loss of time and money
Sona kalan dona kalır
(Atasözü) - Early bird catches the worm.- First come, first served
aşağı kalır yeri/yanı olmamak
to be at least as good (as)
dene kadar uygulamada kalır
(Politika, Siyaset) it shall apply fromto
dünya malı dünyada kalır
(Atasözü) You can't take it with you
horoz ölür, gözü çöplükte kalır
(Atasözü) One can never become reconciled to losing rank, wealth, or power
kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

He remains loyal to his principles. - O, prensiplerine sadık kalıyor.

kelimeler yetersiz kalır
it baffles description
kelimeler yetersiz kalır
it beggars description
kusursuz dost arayan dostsuz kalır
(Atasözü) A person who looks for perfection in his friends ends up friendless
sel gider, kum kalır
(Atasözü) Don't get excited about those things that are here today and gone tomorrow; think instead of those things that you must contend with over a long period of time
sona kalan dona kalır
(Atasözü) A slowpoke gets left out in the cold./Slothful people lose out
üçten bir çıkarsa iki kalır
three minus one equals two
Englisch - Englisch

Definition von kalır im Englisch Englisch wörterbuch

kal
Era
kal
Strife
Türkisch - Türkisch

Definition von kalır im Türkisch Türkisch wörterbuch

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
Englisch - Türkisch

Definition von kalır im Englisch Türkisch wörterbuch

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)
kalır
Favoriten