You can still see the remains of the fortress there.
- Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
Human remains were found during the excavation.
- Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
We were looking at the ruins of the old fortress.
- Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.
The ruins are worth visiting.
- Kalıntılar görülmeye değerler.
The relics of your grandparents are in this church.
- Dede ve ninelerinin kalıntıları bu kilisededir.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
Human remains were found during the excavation.
- Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
- Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
If you want to know more about these ruins, you should ask an archaeologist.
- Bu kalıntılar hakkında daha fazla bilmek istiyorsan, bir arkeoloğa sormalısın.
You can see the ancient ruins in the distance.
- Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
The relics of your grandparents are in this church.
- Dede ve ninelerinin kalıntıları bu kilisededir.
Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.
- Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.
The only proof was the remains of the semen which had stuck to the underwear.
- Tek kanıt iç çamaşıra yapışmış meni kalıntılarıydı.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
We were looking at the ruins of the old fortress.
- Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.
You can see the ancient ruins in the distance.
- Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
You can still see the remains of the fortress there.
- Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
Tom woke up the next day with a painful hangover.
- Tom ertesi gün acı bir kalıntı ile uyandı.