kalınca

listen to the pronunciation of kalınca
Türkisch - Englisch
thickish
thickly

She spread honey thickly on her toast. - Tostunun üstüne kalınca bal yaydı.

thick

She spread honey thickly on her toast. - Tostunun üstüne kalınca bal yaydı.

kal
{f} remain

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

How long will you remain in London? - Londra'da ne kadar kalacaksın?

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

We stayed overnight in Hakone. - Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

kal
{f} staying

A man named George was staying at a hotel. - George adında bir adam bir otelde kalıyordu.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

kal
{f} remaining

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

The hotel remains closed during the winter. - Otel kış boyunca kapalı kalır.

He remains loyal to his principles. - O, prensiplerine sadık kalıyor.

Englisch - Englisch

Definition von kalınca im Englisch Englisch wörterbuch

kal
Era
kal
Strife
Türkisch - Türkisch
Kalına yakın: "Ellerinin parmakları hem uzun hem kalınca idi."- S. F. Abasıyanık
Kalına yakın
KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
Englisch - Türkisch

Definition von kalınca im Englisch Türkisch wörterbuch

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)