The rumor is not true as far as I know.
- Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değildir.
As far as I remember, he didn't say that.
- Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.
So far as I know, there is no such word.
- Bildiğim kadarıyla böyle bir sözcük yok.
So far as I know, she is still unmarried.
- Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
She had lived in Hiroshima until she was ten.
- On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.
You can wait until the cows come home!
- İnekler eve gelene kadar bekleyebilirsin!
You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
He worked from morning till night.
- O, sabahtan akşama kadar çalıştı.
He speaks Spanish as well as French.
- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
The rich have trouble as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
I will help as much as I can.
- Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!
- İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
I'm too old to do something like that.
- Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.
How much would you pay for something like this?
- Böyle bir şey için ne kadar öderdin?
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
I expect to stay in Boston a day or so.
- Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.
- Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.
What is the total amount of money you spent?
- Harcadığın para toplam ne kadar?
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
The population of China is about eight times as large as that of Japan.
- Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 misli kadar büyüktür.
The population of Italy is about half as large as that of Japan.
- İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
To what degree can we trust him?
- Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
My brother eats twice as much as I do.
- Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
You should read as many books as you can.
- Okuyabildiğin kadar çok sayıda kitap okumalısın.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
My son can already count up to one hundred.
- Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
My son can count up to a hundred now.
- Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.
Her hair was so long as to reach the floor.
- Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
As far as I remember, he didn't say that.
- Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.
We walked as far as 6 kilometers.
- Biz 6 kilometre kadar yürüdük.
Why don't you wait here while I finish what I'm doing?
- Neden yaptığımı bitirinceye kadar burada beklemiyorsun?
We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.
- Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
Jim burned the midnight oil when he was preparing for the examination.
- Jim sınava hazırlanırken gece yarılarına kadar çalıştı.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.