Where did you see the woman?
- Kadını nerede gördün?
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
She will be the first female Japanese astronaut.
- O ilk Japon kadın astronot olacak.
Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
The girl has grown into a slender woman.
- Kız ince belli bir kadın haline geldi.
The little girl grew into a beautiful woman.
- Küçük kız güzel bir kadın oldu.
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
The lady dressed in white is a famous actress.
- Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.