Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
This girl has become a woman.
- Bu kız bir kadın oldu.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
Tom found out that Mary was a married woman.
- Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
That woman must be his wife.
- Şu kadın onun karısı olmalı.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
The lady dressed in white is a famous actress.
- Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.