kabul edilmezlik

listen to the pronunciation of kabul edilmezlik
Türkisch - Englisch
inadmissibility
Something inadmissible
The state of being inadmissible
{i} quality of being inadmissible, unacceptability, quality of being unallowable
unacceptability as a consequence of not being admissible
The state or quality of being inadmissible, or not to be received
kabul et
(Konuşma Dili) let's face it
kabul et
agree

President Roosevelt agreed to help. - Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

They agreed to work together. - Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

kabul et
{f} admitted

Everyone admitted that the earth is a sphere. - Herkes dünyanın bir küre olduğunu kabul etti.

Tom admitted that he murdered Mary. - Tom Mary'yi öldürdüğünü kabul etti.

kabul et
{f} conceding
kabul et
concede

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

The accountant would not concede the mistake. - Muhasebeci hatayı kabul etmezdi.

kabul et
{f} postulated
kabul et
acquiesce
kabul et
{f} agreed

Well, OK, Willie finally agreed. - Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.

President Roosevelt agreed to help. - Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

kabul et
accept

I accepted her invitation. - Onun davetini kabul ettim.

We must accept life, for good or for evil. - İster iyi olsun ister kötü olsun hayatı kabul etmeliyiz.

kabul et
{f} accepted

They accepted her as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

In brief, you should have accepted the responsibility. - Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.

kabul et
intromit
kabul et
conceded

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

kabul edilmezlik
Favoriten