kabul ederek

listen to the pronunciation of kabul ederek
Türkisch - Englisch
agreeably
approvingly
(Hukuk) recognising ... (in convention)
conceding
recognising
putatively
kabul et
(Konuşma Dili) let's face it
kabul et
agree

President Roosevelt agreed to help. - Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.

They agreed to work together. - Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

kabul et
{f} admitted

Everyone admitted that the earth is a sphere. - Herkes dünyanın bir küre olduğunu kabul etti.

Tom admitted his mistake. - Tom hatasını kabul etti.

kabul et
{f} conceding
kabul et
concede

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

The accountant would not concede the mistake. - Muhasebeci hatayı kabul etmezdi.

kabul et
{f} postulated
kabul et
acquiesce
kabul et
{f} agreed

Well, OK, Willie finally agreed. - Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.

They agreed to work together. - Birlikte çalışmayı kabul ettiler.

kabul et
accept

We must accept life, for good or for evil. - İster iyi olsun ister kötü olsun hayatı kabul etmeliyiz.

I accepted her invitation. - Onun davetini kabul ettim.

kabul et
{f} accepted

They accepted her as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

They accepted him as the city's best doctor. - Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.

kabul et
intromit
kabul et
conceded

The professor I was arguing with finally conceded and said I was right. - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.

kabul ederek
Favoriten