kabalaşmak

listen to the pronunciation of kabalaşmak
Türkisch - Englisch
to become rough or coarse
barbarize
coarsen
become vulgar
to become rough; to become impolite, to act rudely
become rude
to use coarse language
kaba
{s} vulgar

He's misunderstood because of his vulgar language. - Kaba dili nedeniyle yanlış anlaşıldı.

I find his language vulgar. - Onun dilini kaba buluyorum.

kaba
rude

Mike made a rude table from the logs. - Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.

I have a good mind to strike you for being so rude. - Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.

kaba
{s} impolite

It's impolite to stare at people. - İnsanlara dik dik bakmak kabalıktır.

Nobody likes impolite salesmen. - Kimse kaba satıcıları sevmez.

kaba
{s} coarse
kaba
rough

Tom has a rough idea about how to solve the problem. - Tom'un sorunun nasıl çözüleceği hakkında kabaca bir fikri var.

The rough material hurt the child's tender skin. - Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.

kaba
crude

Don't tell crude jokes in the presence of my father. - Babamın varlığında kaba şakalar yapma.

I was offended by her crude manners. - Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.

kaba
fuck
kaba
brusque
kaba
discourteous
kaba
boorish
kaba
abrupt
kaba
rude, impolite, unkind, impertinent, bestial, mean, brutish, brusque, barbarous, disrespectful; graceless, inelegant; gruff, rough; vulgar, common; filthy, scurrilous, abrasive; coarse, rough; crude, rough, not well finished
kaba
churlish
kaba
ill-mannered
kaba
rough-hewn
kaba
cunt
kaba
{s} swinish
kaba
{s} loutish
kaba
brute

Why do you hate me so much? Because you are a brute! - Neden benden bu kadar çok nefret ediyorsun? Çünkü sen kabasın!

kaba
unpleasant
kaba
impertinent
kaba
ungalant
kaba
hard-hitting
kaba
awkward
kaba
(Mekanik) course
kaba
robustious
kaba
incivil
kaba
(Politika, Siyaset) ignorant

He's rude, arrogant and ignorant. - O kaba, kibirli ve cahil.

kaba
colour
kaba
unskilled
kaba
pissed
kaba
(Konuşma Dili) high and mighty
kaba
color
kaba
scurrile
kaba
filthy
kaba
provincial
kaba
goat
kaba
(Tıp) buttock
kaba
primitive
kaba
unskilled labour
kaba
lumbering
kaba
(Argo) goop
kaba
prank
kaba
ill-bred
kaba
ill-natured

Although he isn't ill-natured, he is not very kind. - Kaba olmamasına rağmen, çok nazik değildir.

kaba
gobemouche
kaba
off color
kaba
duffel
kaba
gothic
kaba
short-spoken
kaba
lout
kaba
coarser
kaba
raw
kaba
baize
kaba
rendering
kaba
coarse-grained
kaba
boor
kaba
duro
kaba
horny
kaba
scurrilous
kaba
homebred
kaba
snooty
kaba
blatant
kaba
bold
kaba
brutish
kaba
unceremonious
kaba
indecent
kaba
ribald
kaba
vulgarian
kaba
rotten
kaba
rugged
kaba
cold-hearted
kaba
uncivil
kaba
audacious
kaba
illiberal
kaba
blunt
kaba
unmannerly
kaba
underbred
kaba
rustic
kaba
gross
kaba
prankish
kaba
Doric
kaba
not done
kaba
abrasive
kaba
inhumane
kaba
beastly
kaba
shirty
kaba
mean

Were you mean to her? - Ona kaba davrandın mı?

Tom said that he didn't mean to be rude. - Tom niyetinin kabalaşmak olmadığını söyledi.

kaba
harsh

Don't judge me too harshly. - Beni çok kaba şekilde yargılama.

kaba
indigested
kaba
off

Dan rudely insulted a police officer. - Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.

I was offended by her crude manners. - Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.

kaba
unkind

Some people were kind and others were unkind. - Bazı kişiler kibardı ve diğerleri kabaydı.

Tom was unkind to Mary. - Tom Mary'ye karşı kabaydı.

kaba
heavy-handed
kaba
currish
kaba
bumptious
kaba
offhand
kaba
elephantine
kaba
rowdy

My brother has been much too rowdy lately. - Erkek kardeşim son zamanlarda çok kabadayı oldu.

kaba
inurbane
kaba
bestial
kaba
raucous
kaba
insolent
kaba
base
kaba
having coarse grains
kaba
common

Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda. - Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.

kaba
brutal
kaba
backwoods
kaba
disobliging
kaba
(şive) Doric
kaba
buttocks
kaba
barbarian
kaba
disrespectful

What Tom said was disrespectful. - Tom'un söylediği şey kabaydı.

kaba
crass
kaba
puffy, puffed up; thick (carpet)
kaba
vulgar, rude
kaba
roughly

Roughly half of America's fruits and vegetables come from California. - Amerika'nın meyvelerinin ve sebzelerinin kabaca yarısı Kaliforniya'dan geliyor.

I'm roughly the same age as you. - Kabaca seninle aynı yaştayım.

kaba
clodhopping
kaba
rough (calculation, guess)
kaba
bearish
kaba
puffy

Why isn't it red and puffy? - O neden kırmızı ve kabarık değil?

kaba
crudely made
kaba
rough, coarse
kaba
barbarous
kaba
coarse grained
kaba
fescennine
kaba
{s} ungallant
kaba
{s} offhanded
kaba
{s} gruff

A gruff voice broke the silence. - Kaba bir ses sessizliği bozdu.

kaba
{s} ungracious
kaba
{s} inelegant
kaba
clown
kaba
ungentlemanlike
kaba
{s} unchivalrous
kaba
opprobrious
kaba
ill bred
kaba
{s} ornery
kaba
ungentlemanly
kaba
{s} ungentle
kaba
{s} uncomplimentary
kaba
{s} tactless
kaba
horrid
kaba
{s} heavy

Tom and Mary were both wearing heavy winter coats. - Hem Tom hem de Mary ağır kış kabanları giyiyorlardı.

kaba
gutter
kaba
ill mannered
kaba
{s} splay
kaba
hard hitting
kaba
broad
kaba
{s} foul
kaba
{s} ungraceful
kaba
unparliamentary
kaba
{s} indelicate
kaba
{s} loud

These tourists are loud and rude. - Bu turistler gürültücü ve kabadır.

kaba
{s} ungainly
kaba
surly
kaba
short spoken
kaba
hardhitting
kaba
{s} uncouth
kaba
{s} unrefined
kaba
rough hewn
kaba
{s} graceless
kaba
{s} rank
kaba
gauche
kaba
{s} unpolished
kaba
{s} hobnailed
kaba
{s} incondite
kaba
{s} hoggish
kaba
{s} uncomplaisant
kaba
disoblige
kaba
{s} unfinished
kabalaşma
(Nükleer Bilimler) coarsening
Türkisch - Türkisch
Kabalık etmek
Kaba bir duruma gelmek
odunlaşmak
Kaba
hoyratça
Kaba
sakil
Kaba
eşekçe
Kabalaşma
odunlaşma
kaba
Taneleri iri
kaba
Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
kaba
Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
kaba
Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli: "Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum."- H. R. Gürpınar
kaba
Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil: "Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı."- Ö. Seyfettin
kaba
Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil
kaba
Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz: "Kaba, hantal, şivesiz, bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar."- R. H. Karay
kaba
Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü: "Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı."- O. C. Kaygılı
kaba
Terbiyesi, görgüsü kıt, nezaketsiz
kaba
Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
kaba
özensiz, gelişigüzel yapılmış
kabalaşma
Kabalaşmak işi
kabalaşmak
Favoriten