She spoke in evasive bromides.
- O kaçamak bromürlerle konuştu.
Tom gave an evasive answer.
- Tom kaçamak bir cevap verdi.
Sami knew everything about Layla's sexual escapades.
- Sami, Leyla'nın cinsel kaçamaklarıyla ilgili her şeyi biliyordu.
evlilik dışı ilişki.