Tom couldn't help blushing.
- Tom kızarmaktan kendini alamadı.
I couldn't help blushing.
- Kızarmaktan kendimi alamadım.
Fried food does not agree with me.
- Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.
- Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
- Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
Tom couldn't help blushing.
- Tom kızarmaktan kendini alamadı.
I couldn't help blushing.
- Kızarmaktan kendimi alamadım.
I couldn't help blushing.
- Kızarmaktan kendimi alamadım.
Tom couldn't help but blush.
- Tom kızarmaktan kendini alamadı.