The island is about two miles off the coast.
- Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.
Our hotel faces the coast.
- Otelimiz kıyıya bakar.
The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
- Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
The city lies on the border of the coastal area and the neighboring highland.
- Kent, kıyı bölgesi ve komşu dağlar arasındaki sınırda yer alıyor.
The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
The long coastline of the city contains sand and gravel.
- Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
- Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır.
I'd like to live near a beach.
- Bir kıyıya yakın yaşamak isterim.
There's a lot of trash on the far bank of the river.
- Nehrin uzak kıyısında bir sürü çöp var.
My house is on the south bank of the Thames.
- Evim Thames'in güney kıyısında.
Tom said he won't go ashore.
- Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
Instead of going ashore, we stayed on the ship.
- Kıyıya gitme yerine gemide kaldık.