There was a car accident and the traffic didn't move an inch.
- Bir araba kazası vardı ve trafik bir inç kımıldamadı.
We did not move for fear we should wake him up.
- Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık.
Sadako wanted to say more, but her lips just didn't want to move anymore.
- Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
This window won't open. See if you can get it to move.
- Bu pencere açılmaz,Onu kımıldatıp kımıldatamadığına bak.
We did not move for fear we should wake him up.
- Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık.