kürek

listen to the pronunciation of kürek
Türkisch - Englisch
shovel

They were clearing the snow from the sidewalk with a shovel. - Onlar kürekle kaldırımdan karı temizliyorlardı.

They were shoveling the snow away. - Karı kürekle atıyorlardı.

oar

All boats are equipped with oar. - Tüm tekneler kürek ile donatılmıştır.

The rower blames his oar. - Kürekçi küreğini suçluyor.

scoop
shovel; oar, paddle; (fırıncı) baker's peel
hard labor
spade
scull
oar; paddle
hawk
plow
(Gıda) shoulder
oars

Fish use their fins as oars. - Balıklar kürek olarak yüzgeçlerini kullanırlar.

paddled
kısa kürek
paddle
kürek çekmek
row

We went to the lake to row a boat. - Kürek çekmek için göle gittik.

kürek sporu
rowing
kürek çekmek
paddle
kürek çekme
row

Tom usually goes rowing by himself. - Tom genellikle tek başına kürek çekmeye gider.

As I rowed out into the river, the clearness of the water astounded me. - Nehirde kürek çekmeye devam ettikçe, suyun berraklığı beni afallattı.

kürek çekme
rowing

Tom and I rented a rowboat and went rowing. - Tom ve ben bir sandal kiraladık ve kürek çekmeye gittik.

Tom usually goes rowing by himself. - Tom genellikle tek başına kürek çekmeye gider.

kürek cezası
forced labor
kürek cezası
penal servitude
kürek cezası
hard labor
kürek cezası formerly, law
1. condemnation to the galleys. 2. imprisonment with hard labor
kürek dolusu
spadeful
kürek kemiği
omoplate
kürek kemiği
scapula
kürek kemiği
shoulder blade
kürek kemiği
anat . shoulder blade, scapula
kürek kürek by
the shovelsful
kürek mahkümu
galley slave
kürek palası
blade
kürek teknesi
kayak
kürek yarışı
boat race
kürek yarışı
rowing competition, boat race
kürek yatağı
(tekne) oarlock
kürek yatağı (tekne)
(Askeri) oarlock
kürek çekerek karşıya geçirmek
row down
kürek çekme
boating
kürek çekme
sports rowing, crew
kürek çekmek
to row

We went to the lake to row a boat. - Kürek çekmek için göle gittik.

kürek çekmek
oar
kürek çekmek
tub
kürek çekmek
go boating
kürek çekmek
pull oar
kürek çekmek
to row, to scull
kürek çekmek
pull
kürek çekmek
scull
kürek/pabuç kadar dili var
(Konuşma Dili) He's as sassy/impudent as they come
roma kürek gemisi
galley
kürek çekmek
(Askeri) rowing
kürekler
(Bilgisayar) shovels

Tom grabbed one of the shovels and started digging. - Tom küreklerden birini aldı ve kazmaya başladı.

Grab the shovels, boys. - Kürekleri alın çocuklar.

kürek kemiği
shoulder bone
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
(Atasözü) Cast never a clout till may is out
kürek çekmek
row out
mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
(deyim) Cast not a clout till May be out
mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
(deyim) Never cast a clout until May is out
akıntıya karşı kürek çekmek
to row against the tide
akıntıya kürek çekmek
to beat the air
akıntıya kürek çekmek
grope in the dark
akıntıya kürek çekmek
to waste one's efforts on an impossible task
akıntıya kürek çekmek
fight a losing battle against
boşa kürek çekmek
talk in circles
boşa kürek çekmek
run in circles
haybeye kürek çekmek
to beat one's head against a stone wall
hidrolik kürek
hydraulic shovel
iki kişilik kürek teknesi
two seater kayak
kazma kürek
(pickax and shovel) digging tools
kazma kürek
digging tools
kilit kürek olmak
to guard, look after (a place)
kova kürek takımı rica ediyorum
I would like a pail and a shovel
kova ve kürek
pail and shovel
kürek kemiği
{s} scapular
mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır
(Atasözü) In March there are sunny days when you'll open a door or a window; and there are also cold days when you'll burn up anything that's handy to keep warm (because your winter fuel supply is almost gone)
mekanik kürek
mechanical shovel
sıyırıcı kürek
stripping shovel
tersine kürek çekmek
backwater
yel yeperek/yepelek yelken kürek
(going somewhere) flustered and in a hurry
Türkisch - Türkisch
Küçük deniz teknelerini yürütmeye yarayan, bir ucu yassı, uzun ağaç
Toprak, kömür gibi şeyleri bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç
Toprak, kömür gibi şeyleri bir yerden bir yere alıp atmaya, taşımaya yarayan ve yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç: "Ölünün cesedi üstüne atılan birkaç kürek toprak gibi, hatırası üzerine kapanan birkaç satır yazı!"- A. Ş. Hisar
Kürek cezası
lapatka
iftar
(Osmanlı Dönemi) MİRFEŞE
KÜREK CEZASI
(Osmanlı Dönemi) Tanzimattan önce ve yelkencilik devrinde işledikleri ağır cürümden dolayı harp gemilerinden kürek çekmek üzere gemi hizmetine verilen kimseler. Bu gibiler, gemilerde kürek çektikleri için bu tâbir meydana gelmiştir
kürek ayaklılar
Pelikanları, karabatakgilleri içine alan kuşlar takımı
kürek cezası
Gemilerde kürek çekme yoluyla uygulanan ceza
kürek kemiği
Omzun art bölümünde bulunan, üçgen biçiminde geniş ve ince kemik
kürek kürek
Kürekler dolusu, pek çok
Kürek kemiği
kebze
Kürek kemiği
yağrın
kürek
Favoriten