All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
- Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
That doctor is a cultured man.
- O doktor kültürlü bir adam.
He has studied the cultures of Eastern Countries.
- Doğu ülkelerinin kültürlerinin öğrenimini yaptı.
I learned a lot about Greek culture.
- Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.