Kissing a smoker is like licking an ashtray.
- Bir sigara içenle öpüşmek bir kül tablasını yalamak gibi bir şeydir.
Empty the ashtray, because it's full of cigarette butts.
- Kül tablasını boşalt, içi izmarit dolu.
There's volcanic ash in the atmosphere.
- Atmosferde volkanik kül var.
Please remove the ashes from the stove.
- Lütfen ocaktan külleri temizle.
Her ashes are interred here.
- Onun külleri burada gömülüdür.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
When Cinderella heard midnight sounding, she left immediately.
- Külkedisi gece yarısı sesini duyunca, hemen ayrıldı.
My grandmother told me the story of Cinderella.
- Büyükannem bana Külkedisi hikayesini anlattı.