I'm sure you despise me.
- Senin beni küçümsediğinden eminim.
Even his servants despised him.
- Onun uşakları bile onu küçümsedi.
Why are you giving me such a scornful look?
- Neden bana böyle küçümseyen bir görünüm veriyorsun?
Everybody is fed up with Dan's scornful attitude.
- Herkes Dan'ın küçümseyen tavrından bıktı.
He takes every opportunity to belittle you.
- O sizi küçümsemek için her fırsatı kullanır.
Do not belittle his suggestions.
- Onun önerilerini küçümseme.
He despised those who lived on welfare.
- Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
Tom also despised Mary.
- Tom da Mary'yi küçümsedi.