körleşme

listen to the pronunciation of körleşme
Türkisch - Englisch

Definition von körleşme im Türkisch Englisch wörterbuch

kör
blind

Never take a blind man's arm. Let him take yours. - Asla kör bir adamın kolunu tutmayınız. O sizinkini tutsun.

They say love is blind. - Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.

kör
dull

The knife was so dull that I couldn't cut the meat with it and I had to use my pocketknife. - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

Tom tried to cut the delicious-looking meat with a dull knife. - Tom lezzetli görünümlü eti kör bir bıçakla kesmeye çalıştı.

kör
dead
kör
blank
körleşmek
dull
kör
sightless
kör
eyeless
kör
blind person
Kör
unblind
kör
(bıçak) blunt
Kör
(Tıp) amaurotic
kör
stone-blind
kör
mole eyed
kör
blind as a bat

Tom is as blind as a bat. - Tom bir yarasa kadar kör.

Without his glasses, he is as blind as a bat. - O, gözlükleri olmadan bir yarasa kadar kördür.

kör
blind; (bıçak, vb.) blunt, dull; (kuyu) dry
kör
blunt

The knife was so blunt that I could not cut the meat with it and I resorted to my pocket knife. - Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.

My sword may be blunt, but that's more than enough for someone like you. - Kılıcım kör olabilir ama o senin gibi biri için fazlasıyla yeterli.

kör
unsighted
kör
blind, dead-end
kör
(in expressions) bad, evil; unlucky
kör
(kuyu) disused
kör
obtuse
kör
dim (light)
kör
unseeing
kör
dull, not sharp
kör
not sharp
kör
blind, unaware of what's happening
kör
stone blind
kör
(Anatomi) coecus
körleşmek
(for a well) to go dry
körleşmek
(gözler) to become blind; (kesici araç) to become blunt; to dull; to become useless; to go dry
körleşmek
(for a place) to cease to attract people, become dead
körleşmek
(for a wound) to begin to heal
körleşmek
(for one's mental powers) to decline, fail
körleşmek
(for a cutting implement) to become dull
Türkisch - Türkisch
Körleşmek işi
kör
Az aydınlık veren
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır
kör
Görme engelli
kör
Duyarlığını yitirmiş: "Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur."- A. Ş. Hisar
kör
Bu kelime bazı deyimlerde kötüleyici bir sıfat gibi kullanılır: "Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı."- Y. K. Beyatlı
kör
Az aydınlık veren: "Sahanlığın üstünde bir kör kandil yanıyordu."- H. R. Gürpınar
kör
Duyarlığını yitirmiş
kör
Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
kör
Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
kör
Keskinliği yeterli olmayan
kör
Görme engelli: "Körü körüne duygululuk sanatçıyı da, körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür."- N. Cumalı
körleşmek
Kesmez, işlemez veya yararlanılmaz duruma gelmek
körleşmek
Değer, önem veya yeteneğini yitirmiş duruma gelmek
körleşme
Favoriten