The boy stepped on my foot on purpose.
- Çocuk kasten ayağıma bastı.
You did this on purpose, didn't you?
- Bunu kasten yaptın, değil mi?
Tom realized Mary was deliberately avoiding him.
- Tom Mary'nin kendisinden kasten kaçındığını fark etti.
Tom is being deliberately deceptive.
- Tom kasten aldatıcı oluyor.
I know you'd never do that intentionally.
- Onu kasten yapmayacağını biliyorum.
Are you saying you intentionally hide your good looks?
- Güzelliğini kasten sakladığını mı söylüyorsun?
Tom and Mary nod at each other knowingly.
- Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.
Tom realized Mary was deliberately avoiding him.
- Tom Mary'nin kendisinden kasten kaçındığını fark etti.
She opened my messages and ignored them deliberately.
- O benim mesajlarımı açtı ve kasten onları görmezden geldi.
Tom and Mary nod at each other knowingly.
- Tom ve Mary kasten birbirine kafa salladı.
You did this on purpose, didn't you?
- Bunu kasten yaptın, değil mi?
Tom didn't do it on purpose.
- Tom bunu kasten yapmadı.