You can get it at the courthouse, the clerk added.
- Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.
The clerk admitted his mistake to me.
- Katip bana hatasını itiraf etti.
The typist tried to erase the error.
- Katip hatayı silmeye çalıştı.
She got a job as a typist.
- O bir katip olarak işe girdi.
That store employs eight clerks.
- Bu dükkanda sekiz kâtip çalışır.