O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
- She was out of breath from walking up and down hills.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
- We walked up and down the streets of Kyoto.
Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
- The children started bouncing up and down on the couch.