juice; succulence

listen to the pronunciation of juice; succulence
Englisch - Türkisch

Definition von juice; succulence im Englisch Türkisch wörterbuch

suck
{f} çekmek
suck
{i} anne sütü
suck
{i} emme

Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor. - A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.

Sami dışarıdaki kokuyu emmek için klimayı açtı. - Sami turned on the air conditioner to suck the smell outside.

suck
emmek: The baby was sucking its mother's breast. Bebek annesinin memesini emiyordu. Don't suck your thumb! Başparmağını emme! He was
suck
(Tıp) Meme emmek, süt emmek
suck
{f} sızdırmak
suck
emmek

Sami dışarıdaki kokuyu emmek için klimayı açtı. - Sami turned on the air conditioner to suck the smell outside.

Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor. - A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.

suck
(deyim) (İt sucks!) Berbat!
suck
{f} emme sesi çıkarmak
suck
{i} yağcı

Öğretmene yağcılık etmeyin. - Stop sucking up to the teacher.

O, öğretmene yağcılık ediyor. - She sucks up to the teacher.

suck
sorumak
suck
emer gibi içine çekmek
suck
(Tıp) Emmek, massetmek
suck
(fiil) emmek, soğurmak, içine çekmek, çekmek, nefes çekmek, özümlemek, sağlamak, elde etmek, sızdırmak, emme sesi çıkarmak, su yerine hava çekmek (tulumba)
suck
{f} sağlamak
suck
{f} su yerine hava çekmek (tulumba)
suck
{i} emiş
suck
{i} yudum
suck
(isim) emme, emiş, emilen şey, anne sütü, yudum, içim, girdap, anafor, yağcı
Englisch - Englisch
suck
juice; succulence
Favoriten