Benim görevim donuk ve sıkıcı.
- My job is dull and boring.
Bebeğin bakımı benim görevim.
- Taking care of the baby is my job.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
İşinden ayrılmaya karar verdi.
- She decided to quit her job.
Ben meslek hakkında buradayım.
- I'm here about the job.
O çok stresli bir meslek.
- It's a very stressful job.
Tom işini seven mutlu bir adam ve işyeri hakkında iyi hissediyor.
- Tom is a happy guy who likes his job and feels good about his workplace.
Benim işyeri ile iyi bir iş yaparım.
- I do a good job with my work.
Bu iş çok çalışma gerektirir.
- This job involves lots of hard work.
Çalışmak ya da üniversiteye gitmek arasında karar veremiyorum.
- She can't make up her mind whether to get a job or to go on to college.
Benim işim sorunları öngörmek.
- My job is to anticipate problems.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Patronum zor işi bana verdi.
- My boss assigned the hard job to me.
George o zor işi almaya isteksizdir.
- George is reluctant to take on that difficult job.
O bu işe devam etmekle suçlandı.
- He was charged to continue this job.
İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.
- It was an inside job.
Tom işini bırakması gerektiği konusunda Mary'yi ikna etmekte zorluk yaşadı.
- Tom had difficulty convincing Mary that she should quit her job.
Tom, Mary'yi işinden ayrılmaya ikna etmekte zorluk yaşadı.
- Tom had difficulty convincing Mary to quit her job.
Ben iyi bir iş yapmak istiyorum.
- I want to do a good job.
İyi bir iş yapmak istiyorsanız acele etmeyin.
- If you want to do a good job, don't rush through it.
Mademki iş için doğru aletlere sahibim bu benim yapmam için kolay olacak.
- It'll be easier for me to do since I have the right tools for the job.
Tom bazı aletlerle buraya geldiğinde bu işi bitirmek için ihtiyacımız olan her şeye sahip olacağız.
- Once Tom gets here with some tools, we'll have everything we need to get this job done.
That surgeon has a great job.
I've got a job for you - could you wash the dishes?.
We wanted to sell a turnkey plant, but they jobbed out the contract to small firms.