Tom kesinlikle mücevherata çok para harcıyor.
- Tom certainly spends a lot of money on jewelry.
Annem benim mücevherimdir.
- My mother is my jewel.
Sami bir kuyumcuyu öldürmekten hüküm giymişti.
- Sami was convicted of killing a jeweler.
Kuyumcu broşa büyük bir inci monte etti.
- The jeweler mounted a big pearl in the brooch.
Mary genellikle takı takmaz.
- Mary doesn't usually wear jewelry.
Bu elbiseyle ne tür bir takı takacaksın?
- What sort of jewelry are you going to wear with this dress?
Tom Mary'ye bir sürü mücevherat satın aldı.
- Tom bought Mary lots of jewelry.
Galveston was the jewel of Texas prior to the hurricane.