Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
- It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
O gerçekten yumuşak yüz hatlarına sahip.
- He has really soft facial features.
Tom'un yüz hatları ve tavırları babasınına çok benzer.
- Tom's facial features and mannerisms are very much like those of his father.
O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- She was a girl with finely chiseled features.
Kate'in çok güzel özellikleri var.
- Kate has very good features.
O bölgenin doğal özelliklerinin bazılarından bahsedebilir misiniz?
- Can you tell us about some of the natural features of that area?
Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
- Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.