I want to leave a mark.
- Bir iz bırakmak istiyorum.
Everyone wants to leave a mark.
- Herkes bir iz bırakmak ister.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
Traces of soap were found in the victim's lungs. I suppose they drowned her in the bath.
- Kurbanın akciğerlerinde sabun izleri bulundu. Sanırım onlar onu banyoda boğdular.
There are footprints of a cat on the table.
- Masanın üstünde bir kedinin ayak izleri var.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.