Değerli öğeleri araçta bırakmayın.
- Do not leave valuable items in the vehicle.
Bu listedeki öğelerden birini seçin.
- Pick one of the items on this list.
Güçlü rüzgarlar güvensiz öğeleri uçurabilir.
- Strong winds can blow away unsecured items.
Değerli öğeleri araçta bırakmayın.
- Do not leave valuable items in the vehicle.
Masanızdaki şu öğelerden hangisini görüyorsunuz?
- Which of these items do you see on your desk?
Değerli öğeleri araçta bırakmayın.
- Do not leave valuable items in the vehicle.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.
Bu parçaları elde etmesi oldukça zordur.
- These items are rather hard to obtain.
Lütfen listedeki tüm kalemleri kontrol et.
- Please check all the items on this list.
Bu gerçek popüler bir madde.
- This is a real popular item.
Polis onun sıcak bir madde olduğunu biliyordu.
- The police knew it was a hot item.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.
Bu ünlü bir şirketten bir parça.
- That's an item from a famous company.
Acele ederseniz, satın almanız için hâlâ bazı seçim ögeleri kalmış olabilir.
- If you hurry, there still might be some choice items left for you to buy.
Canım bu anketi doldurmak istemiyor. Çok öge var.
- I don't feel like filling out this questionnaire. There are too many items.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Tweezers are great for manipulating small items.
Jack and Jill are an item.
... some items in the rest ...
... We flip the card over and we then show you related items ...