Stability has been elusive.
- İstikrar zor bulunur.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
You've got to get a steady job.
- İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
Tom is going steady with Mary.
- Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
Kararlılıkla her şeyi başarırız.
- İstikrarla her şeye muvaffak oluruz.
Bu mücadele kararlılıkla devam edecek.
- Bu mücadele istikrarla sürecek.