istenen

listen to the pronunciation of istenen
Türkisch - Englisch
asked

I've already done everything I was asked to do. - Yapmam istenen her şeyi yaptım zaten.

We're still waiting for Tom to do what he's been asked to do. - Hâlâ Tom'un yapması istenen şeyleri yapmasını bekliyoruz.

desired
(Bilgisayar) wanted
requested
willed
solicited
needed
preferred
required
coveted
wished
(Bilgisayar) prompt
(Bilgisayar) require
desirable
istenen sonucu veren
efficacious
istenen tarih
(Bilgisayar) date required
istenen veya talep edilen şey
demand
istenen anahtarlar
(Bilgisayar) requested keys
istenen ara
(Bilgisayar) required space
istenen boşluk
(Bilgisayar) nonbreak space
istenen işin bulunamaması
(Hukuk) underemployment
istenen kaliteye ulaşmak
reach the desirable quality
istenen kişi
persona grata
istenen kısa çizgi
hard hyphen , required hyphen
istenen satırbaşı
(Bilgisayar) required carrier return
istenen sayfa sonu
manual page break
istenen sayfa sonu
(Bilgisayar,Teknik) required page break
istenen sayfa sonu
hard page break , manual pagebreak , required pagebreak
istenen sonucu vermemek
go wrong
istenen tire
required hyphen
istenen tire
hard hyphen
istenen toplam miktar
(Bilgisayar) total requested
istenen yön
(Havacılık) desired course
istenen yük
(Askeri) wanted cargo
istenen şey
desideratum
istenen şeyler
wants
çok istenen şey
prize
iste
{f} like

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

Would you like to dance with me? - Benimle dans etmek ister misin?

iste
require

Playing the violin requires much practice. - Keman çalmak çok pratik ister.

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

iste
(Bilgisayar) request

When I asked him to lend me some money, he turned down my request. - Ondan bana biraz ödünç para vermesini istediğimde, o, ricamı geri çevirdi.

The request became a hot political issue in the presidential campaign. - İstek başkanlık kampanyasında sıcak bir siyasi sorun haline geldi.

iste
(Bilgisayar) pull
iste
adjure
iste
{f} willed
iste
{f} required

Reservations are required. - Rezervasyon isteniyor.

I would like to but I have a required course tonight. - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.

iste
{f} appealing
iste
{f} requested

He requested my assistance. - O benim yardımımı istedi.

She requested help, but no one came. - Yardım istedi, ama kimse gelmedi.

iste
{f} craving

I have some cravings. - Benim bazı isteklerim var.

iste
adjure to
iste
covet
iste
crave
iste
want to

I want to go to London. - Londra'ya gitmek isterim.

Do you want to go to the movies or to the theater? - Sinemaya mı tiyatroya mı gitmek istersin?

iste
call for

Why didn't Tom call for help? - Tom neden yardım istemedi?

Tom decided to call for help. - Tom yardım istemeye karar verdi.

iste
{f} willing

He was willing to care for that cat. - O,o kediye bakmak için istekliydi.

An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources. - Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.

iste
adjure to be
iste
make a request
iste
want to be
iste
desired

There remains nothing to be desired. - İstenilen bir şey yok.

Dan desired to kill Linda. - Dan Linda'yı öldürmek istedi.

belirtilmek istenen anlam
purport
hedefe göre istenen yer sıfır numarası belirleyicisi; kesin dağıtım zamanı
(Askeri) target desired ground zero (DGZ) designator; time definite delivery
iste
want#to
iste
adjureto
iste
coveted
iste
wantto
radyolojik dağılma aygıtı; istenen teslim tarihi
(Askeri) radiological dispersal device; required delivery date
verilmek istenen mesaj
purpose
çok istenen
covetable
Türkisch - Türkisch

Definition von istenen im Türkisch Türkisch wörterbuch

iste
(Osmanlı Dönemi) becü
istenen
Favoriten