istemiyle

listen to the pronunciation of istemiyle
Türkisch - Englisch
demanding
Present participle of demand
Requiring much endurance, strength, or patience
A demanding job or task requires a lot of your time, energy, or attention. He found he could no longer cope with his demanding job
People who are demanding are not easily satisfied or pleased. Ricky was a very demanding child
requiring more than usually expected or thought due; especially great patience and effort and skill; "found the job very demanding"; "a baby can be so demanding
{s} insistently requesting, claiming in an authoritative manner; tiring, taxing, challenging
istem
volition
istem
request

I must request you to obey my orders. - Emirlerime uymanı istemeliyim.

As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. - İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.

istem
(Ticaret) run

I don't feel like running all the way to the station. - Canım istasyona kadar tüm yolu koşmak istemiyor.

I don't want to run into her. - Ona rastlamak istemiyorum.

istem
(Bilgisayar) prompt
istem
claim

I do not want to reject this claim. - Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.

istem
option

Are you sure you don't want to consider another option? - Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?

istem
call

This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict. - Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

I don't want to go. It's your call. - Ben gitmek istemiyorum. O senin çağrın.

istem
will

It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone. - Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.

You have only to ask for it and it will be given to you. - Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.

istem
will, volition
istem
demand, request; will, volition
istem
formal request, demand
istem
demand

The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them. - Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

I didn't demand anything. - Hiçbir şey istemedim.

istem
solicitation
istem
(Ekonomi)demand
Türkisch - Türkisch

Definition von istemiyle im Türkisch Türkisch wörterbuch

istem
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu
istem
İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
istem
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu: "Senin yanındayım, sana geliyorum / Senin isteminle cana geliyorum."- F. Halıcı. İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
İSTEM
(Osmanlı Dönemi) Zulüm ve sitem
istemiyle
Favoriten