As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph.
- İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.
I must request you to obey my orders.
- Emirlerime uymanı istemeliyim.
I don't want to run into her.
- Ona rastlamak istemiyorum.
I don't want to run into Tom.
- Tom'a rastlamak istemiyorum.
I do not want to reject this claim.
- Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.
Are you sure you don't want to consider another option?
- Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
Tom called Mary to ask her whether she wanted him to buy some bread on his way home from work.
- Tom Mary'yi işten eve giderken onun biraz ekmek almasını isteyip istemediğini sormak için aradı.
I don't want to shoot you, but I will if I have to.
- Seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.
You have only to ask for it and it will be given to you.
- Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
I didn't demand anything.
- Hiçbir şey istemedim.
We're here to demand justice.
- Adalet istemek için buradayız.