Tom dahil olmaktan korkuyor.
- Tom is afraid to get involved.
Sen dahil olmak zorundasın.
- You have to get involved.
where interpersonal relationships are involved - ...kişilerarası ilişkiler işin içine girdiğinde.
Ben hızlı okuma kursu aldım ve yirmi dakika içinde Savaş ve Barışı okudum. Bu Rusya'yı içeriyor.
- I took a speed-reading course and read War and Peace in twenty minutes. It involves Russia.
Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.
- I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe.
O cinayet davasına karışmış gibi görünüyor.
- She seems to be involved in that murder case.
Tom'un olanlara karışmış olabileceğini düşünüyorum.
- I think Tom might be involved in what happened.
Seni karıştırmak istemedim.
- I didn't mean to involve you.
Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
- Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
Neyin ilişkili olduğunu biliyorum.
- I know what's involved.
Genellikle doğrudan ilişkili değildi.
- He usually was not involved directly.
Ben buna karışmış olamam.
- I can't be involved in this.
Tom karışmış olabilir mi?
- Could Tom be involved?
Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
- I try to stay involved.
Tom ilgili herkese teşekkür etti.
- Tom thanked everyone involved.
Bu karışıklığa karışmamı asla istememiştim.
- I never wanted you to get involved in this mess.
Tom hiç karışmaması gereken insanlara karıştı.
- Tom got involved with people he should never have gotten involved with.
Tom herhangi bir şekilde adının karışmasını reddetti.
- Tom denied any involvement.
Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.
- Tom denied any involvement in the killing.
O, soyguna katılımını itiraf etti.
- She admitted her involvement in the robbery.
The explanation involved potatoes, squirrels, and race cars.
When the family wrapped up my father's will, no one tried to make me feel involved.
... To be sure, these will involve difficult ethical questions. The drugs that are taken by man ...
... involve better understanding ideas, putting forth ideas, urging one’s own ideas while ...