Tom o yatırıma daha fazla para yatırmış olmayı diledi.
- Tom wished he had put more money into that investment.
Tom altı ay içerisinde yatırımını üçe katladı.
- Tom tripled his investment in six months.
The ceramic mould, known as the investment, is produced by three repeating steps, These steps are repeated until the investment is the required thickness.
O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- She wants to invest in our company's infrastructure.
Hiç kimse ülkemde yatırım yapmak istemedi.
- Nobody wanted to invest in my country.
Menkul kıymetlere 500.000 yen yatırım yaptı.
- He invested 500,000 yen in stocks.
Temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız.
- We need to invest in clean, renewable energy.
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.
- The investment now yields him 6%.
Menkul kıymetlerde bir milyon yen yatırım yapabilir.
- He can invest a million yen in stocks.
We'd like to thank all the contributors who have invested countless hours into this event.
... separation of commercial and investment banking?" >> DEESE: It's a really good question. And ...
... the largest investment in clean coal technology, to make sure that even as we're producing ...