Tom Boston'da gömülüdür.
- Tom is buried in Boston.
Gömülü hazineyi arıyorduk.
- We were looking for buried treasure.
Amerikan dergisi Uluslararası Yaşam'a göre, Uruguay dünyada en güvenli yirmi ülke arasında yer almaktadır.
- According to the American journal International Living, Uruguay is ranked among the twenty safest countries in the world.
Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
- Interpreters mediate between different cultures.
İki olay arasında yıllar geçer.
- Years intervene between the two incidents.
Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
- As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.
- I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.
Sami arka bahçesinde gömülmüş bir ceset buldu.
- Sami found a body buried in his backyard.
Tom köpeklerinin yanına gömülmek istiyordu.
- Tom wanted to be buried beside his dogs.
Öldüğümde onun yanına gömülmek istiyorum.
- When I die, I want to be buried next to her.
Esperanto, Ido, Interlingua, Klingon, Lojban, Na'vi ve Volapük yapma dillerdir.
- Esperanto, Ido, Interlingua, Klingon, Lojban, Na'vi and Volapük are constructed languages.
O, az önce New Tokyo International Airport'a vardı.
- He has just arrived at New Tokyo International Airport.
Onun külleri burada gömülüdür.
- Her ashes are interred here.
Onlar onu mezarına gömdüler.
- They buried him in his grave.
Buraya altın barlarını kim gömdü.
- Who buried the gold bars here?
Kavşağın ortasında gazımız bitti.
- We ran out of gas in the middle of the intersection.
Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
Cümleyi birbiriyle zıt iki farklı biçimde çevirmek mümkün.
- The sentence is capable of two interpretations, of which the first is the exact opposite of the other.
Tom ve Mary'nin birbiriyle çıkmaktan vazgeçtiğini bilmekle ilgilenebileceğini düşündüm.
- I thought you might be interested to know that Tom and Mary have quit dating each other.
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
I Richard's body have interred new, and on it have bestow'd more contrite tears than from it issu'd forced drops of blood.
The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do the right thing.
- The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do what is right.
The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do what is right.
- The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do the right thing.