Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
- It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
Onun politikaya ilgisi yok.
- He has no interest in politics.
O bana ilginç görünüyor.
- It seems interesting to me.
İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.
- You should work in the interests of humanity.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
- They had been working together for common interests.
Ania bilgisayarlara meraklıdır.
- Ania is interested in computers.
Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
- Magdalena is interested in geography.
Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
- Tom brought up an interesting point during the meeting.
Bu ilginç ama önemli değil.
- That's interesting, but not important.
Üreme benim ilgimi çekmiyor.
- Procreation does not interest me.
O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
- He's interested in many things.
Japon tarihi ile çok fazla ilgilenmektedir.
- He is very much interested in Japanese history.
Biz barış yararına çalışıyoruz.
- We are working in the interest of peace.
Bunun Tom'un yararına olduğuna emin misin?
- Are you sure this is in Tom's best interest?
Onun nerede yaşadığı bizi ilgilendirmiyor.
- Where he will live doesn't interest us.
Seni ilgilendirebilecek bir şeyim var.
- I have something that might interest you.
Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.
- Tom has a thirty percent interest in the company.
Hissede büyük kârlar var.
- There are huge interests at stake.
Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
- Tom has a wide range of interests.
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
Görüşünü duymaya hepimiz ilgi duyardık.
- We'd all be interested in hearing your opinion.
Sadece senin dar görüşlü fikirlerin ilginç.
- Only your narrow-minded ideas are interesting.
Biz değerleri ve çıkarları paylaştık.
- We have shared values and interests.
Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
- Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Our bank offers borrowers an annual interest of 5%.
I have business interests in South Africa.
He has a lot of interest in vintage cars.
... So, really, one of the things that is a strong interest for ...