Güzel görünüşünü kasten gizlediğini söylüyorsun.
- You are saying you intentionally hide your good looks?
Onu kasten yapmayacağını biliyorum.
- I know you'd never do that intentionally.
Evet, bunu bilerek yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?
- Are you intentionally trying to confuse me?
Ben asla kasıtlı olarak sarhoş olmayacağım.
- I'm never gonna intentionally get drunk.
Sen onu kasıtlı olarak mı yaptın?
- Did you do that intentionally?
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
Fransızca öğrenmeye niyetli.
- She is intent on mastering French.
İyi niyetli olduğuna eminim.
- I'm sure your intentions are pure.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.