Sanırım bu sizin için tasarlanmış.
- I think this was intended for you.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
Genç insanlara yönelik kitaplar iyi satacaktır.
- Books intended for young people will sell well.
Bu ders kitabı yabancı öğrencilere yöneliktir.
- This textbook is intended for foreign students.
Mary en fazla iki çocuk doğurmayı amaçlamaktadır.
- Mary intends not to give birth to more than two children.
Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir.
- Mary intends not to give birth to more than two children.
Onun istenilenden çok farklı bir etkisi vardı.
- It had an effect very different from the one intended.
Gitmeye niyet ettim fakat unuttum.
- I intended to go, but forgot to.
Derhal başlamaya niyet ettim.
- I intended to start at once.
İşler planlandığı gibi gitmedi.
- Things did not go as intended.
Tom Mary'ye her şeyi söylemeyi planladı.
- Tom intended to tell Mary everything.
Mary sözde iş için Boston'daydı ama Tom onu dün gece New York'ta gördüğünü iddia etti.
- Mary was supposedly on business in Boston, but Tom claimed to have seen her in New York last night.
Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
- They supposedly have reached a deal.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
The phone is supposed to help us save time.
Dotage, fatuity, or folly is for the most part intended or remitted in particular men, and thereupon some are wiser than others .
... intake form that are really intended to help people ...
... So let's kick off, no pun intended, ...