instruction, education

listen to the pronunciation of instruction, education
Englisch - Türkisch

Definition von instruction, education im Englisch Türkisch wörterbuch

teaching
öğretmenlik

O, bu bahar otuz yıldır öğretmenlik yapıyor olacak. - He will have been teaching for thirty years this spring.

Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul. - This is the school where she is teaching.

teaching
öğretim

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu? - What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?

Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum. - I believe in this method of teaching.

teaching
{f} öğret

Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor. - He earns his living by teaching English.

Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler. - All our teachers were young and loved teaching.

teaching
ders

Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor. - Tom is teaching a class right now.

Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar. - In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.

teaching
öğreti

Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor. - Mrs. Jones is teaching computer science.

Tom bize Fransızca öğretiyor. - Tom is teaching us French.

teaching
(isim) ders, öğretim, öğretme, öğretmenlik
teaching
{i} öğreti, ilke
teaching
{i} öğretme, öğretim
teaching
öğretim/öğreti
teaching
teaching machine öğretici makina
Englisch - Englisch
{i} teaching
instruction, education
Favoriten