Bütün yönergeleri izleyin.
- Follow all instructions.
Bir bambu bisikletin nasıl yapıldığıma dair yönergeler aldık.
- We received instructions on how to make a bamboo basket.
O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
- He gave instructions to the trainees, but they couldn't make heads or tails of them.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
- Instructional videos are a key component of many online courses.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
- The children didn't seem to understand the instructions.
Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.
- The level of English instruction in the country is very low.
Eğitimci öğleden sonraları talimatlar verdi.
- The trainer gave instructions in the afternoons.
Tom'un direktiflerini uyguladım.
- I carried out Tom's instructions.
Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
- Instructional videos are a key component of many online courses.
Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.
- I have attached instructions on how to use FTP to access our files.
Bir bilgisayar programı bilgisayara ne yapacağını söyleyen bir talimatlar listesidir.
- A computer program is a list of instructions that tell the computer what to do.
O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
- He gave instructions to the trainees, but they couldn't make heads or tails of them.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
- Tom followed Mary's instructions.
Bütün yönergeleri izleyin.
- Follow all instructions.
Ben yönergeleri izlemedim.
- I didn't follow instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
- The children didn't seem to understand the instructions.
Tom'un direktiflerini uyguladım.
- I carried out Tom's instructions.
Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.
- The children didn't seem to understand the instructions.
Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
- I've been a ski instructor for three years.
Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
- My driving instructor says I should be more patient.
İnsanlara öğretmek için hayvanları kullanırım.
- I use animals to instruct people.
Ben yönergeleri izlemedim.
- I didn't follow instructions.
Bir bambu bisikletin nasıl yapıldığıma dair yönergeler aldık.
- We received instructions on how to make a bamboo basket.
Tom'un direktiflerini uyguladım.
- I carried out Tom's instructions.
If my instructions may be your guide.
Instruction will be provided on how to handle difficult customers.
Listen carefully when someone instructs you to assemble.